FONOLOJİK KAZANIMDA MODELLER

Biyolojik model

Jakobson gibi Locke da kendi  teklifinde fonolojik gelişimin biyolojik modelinde evrenselliğin üzerinde duruyordu.  Fakat Locke linguistik sınırlamaya göre biyolojik sınırlamaya daha fazla önem veriyordu. Locke Jakobson?un babling ve konuşma arasındaki devamsızlık olduğu  görüşünü  reddederek konuşma üretiminde görev alan organların gelişimi kontrol edebilmesinin önemli olduğunu savunuyordu. Locke?a göre fonoloji iletişim amaçlı babıldamaların telaffuz edilmesi ile birlikte 12. aydan önce başlar. Aynı zamanda bebeklerin  fonetik repertuarı evrensel olur, vokal yolun anatomik özelliklerine göre sınırlıdır. Biyolojik kısıtlamaları takip eden bilişsel aşamada çocuk öğrendiklerini, yetişkinin model olduğu fonemleri ve konuşma kalıplarını  beyninde depolar. 18. ayda ?sistemli aşama? denilen evrede biyolojik  olarak belirlenen babbling üretimi  yetişkin gibi konuşmaya yol açar. Bu konuşma  çabaları  fonolojik olarak hedef dile yansır. Örnekler (patterns)yalnızca yetişkinin konuşmalarından edinilir ve  kazanılan bu örnekler  ?kaybolmaz?.

Doğal fonolojik model

Bu arada Stampe (1969) fonolojik kazanımın kendisine özgü  doğal fonolojik modelini teklif etmişti. O çocukların evrensel fonolojik sürecinin  doğuştan edinildiğini varsayıyordu: Stopping(durma), Fronting(öne gelmek), Cluster Reduction(toplu azalma) vb. Bu fonolojik alanın değişen veya silinen ?zihinsel işlemleme?  sürecidir ki,  dilin algılama ve üretme sınırlarını ve kapasitesini yansıtır.  Stampe? a göre doğal süreç söyleyiş  kısıtlamalarında toplanır.   Bu ?reflekslerin? ( fizyolojide refleks değil   )sonuçlarından biri seslerin doğru üretimini önlemesidir.  Bu seslerin işitsel olarak doğru fark edilmesi sonucunda ortaya çıkar ve beynin linguistik  işlem bölümünde ?doğru ?olarak depolanır. Bu süreç zorunlu olarak etkilenir ve konuşma mekanizması sınırlanır. Stampe?a göre çocuklardaki evrensel ve doğuştan olan konuşma üretiminin basitleştirilmesi  onların bilişsel, algılama ve üretim alanını kapsar. Esasında, Stampe  konuşma sürecinin 3 mümkün yolla sadeleştirildiğine inanıyordu:
1.   ifade etme için en az bileşen(complex);
2.   algılama için en az  bileşen;
3.   algılama ve ifade etme için en az bileşen.

Örneğin, /d/ ve /?/ arasında seçim yapılırken /d/ olarak kabul etmek daha kolaydır. Çünkü gelişim sürecinde /d/  daha erken kazanılır. Örneğin, this  çoğu zaman erişkin tarafından dis olarak algılanır. (Stopping- Duraklama örneğinde).

Çocuğun gelişimsel görevi  bulunduğu çevreye ait olan dildeki seslerin üretimine ulaşmak için  doğal fonolojik süreci bastırmaktır. Stampe aynı zamanda  çocukların zamanla dili anlamlı bir şekilde kullandığına,  yetişkinlere benzer tam gelişmiş fonolojik algısal sisteme sahip olduklarına inanıyordu. Böylece onlar dışarıda doğal süreci sergiledikleri zaman yetişkinlere benzer (zihinsel göstergeler  veya leksik öğelerle ilgili bilgiler ) altta yatan temsili formları (böyle ki ?this? esasında ??is? olur, fakat dis olarak algılanır)zaten önceden edinmiş olur. Stampe fonolojik değişimdeki belirleyici açıklamalarına çok güveniyordu. O çocukların  fonolojik işlemleri basitleştirilmiş şekilde telaffuz ettiklerini savunuyordu.

Yetişkinlere benzer ( örneğin, sessiz fonemlerin kullanımı) konuşma üretiminin ilerlemesi artan baskıları simgeler.Bu gelişme doğal sürecin bastırılması sayesinde  gerçekleştirilir ve evrensel sisteme yeniden bakılmasının sonucu olur.  Olgunlaşmanın bir parçası olarak değişim baskının pasif mekanizması sayesinde ortaya çıkar. Stampe Cognitive Model?de olduğu  gibi iletişimin pragmatik tarafı ile ilgili olan bilişsel kısıtlamaları  veya problem çözme aracılığı ile  dili aktif öğrenmeği  dikkate almıyordu. Muhtemelen Stampe Doğal Fonoloji ile ilgili yorumladığı bir çok kanının  psikolojik açıdan gerçek olduğu görüşündedir. O Smith?le beraber çocukların sisteminde psikolojik gerçek olmadığı görüşündedir.  Çünkü ?refleks mekanizması? ile hiç ilgili hiçbir kanı yoktur.

Prosodik model:

Waterson?un Prosodik modeli  bir başka yeni teorik fikirler olarak tanıtılır. Bu model (çocuklar yetişkinlerin telaffuz ettikleri belli bir şeyleri algılar ve  onlardan sadece başa çıkabildiklerini ifade eder)  (Waterson 1971, syf 181) yeni sözcük üretimi aşamasında algısal şemayı içerir. Waterson(1971), Braine(1974), Macken(1980), ve Maxwell(1984) bebeklerde  algılama ve üretmenin  ilk başta tamamlanmamış olduğunu ileri sürüyorlardı. Onlar  kısmen yetişkinlere benzedikten sonra hem gelişir ve hem de değişir. Bir çok fonolojik tanımlamalardan farklı olarak Waterson?un taslağı yetişkinlerin hedefleri ile kıyaslandığında çocukların üretiminin parça-parça olduğunu sunuyor. Waterson?un yaklaşımı çocukların  sözcük üretimini tanımlamada çok yararlıdır.

Cognitive/ Standford modeli:

Fonılojik gelişimin  Cognitive/ Standford modeli (Ferguson 1968; Kiparsky ve Menn 1977; Marcken ve Ferguson 1983) ve aynı zamanda Menn?in (1976) ?etkileşimci buluş modeli- interactionist discovery model? Küçük Linguist? olarak yorumlanırdı.  Bu büyüleyici görüş Comenius?a (1659) kadar uzuyordu. Comenius çocukların kendiliğinden dil öğrenmesinin hiçbir zaman  geç olmadığını ısrar ediyordu. Fakat buldukları kelimeli bir arada toplayarak kalıp oluşturmak bir az zordur. Problem çözme modelinde çocuklar zorluklarla karşılaşır ve onlarla baş etmeyi öğrenir.  Böylece yavaş-yavaş  yetişkinlerin ses kurallarını edinmiş olurlar. Çünkü çocuklar etkin  ve ?bilinçli bir şekilde? kendilenin fonolojisini oluşturmayı düşünürler.  Fonolojik gelişim kişiseldir, kademelidir ve yaratıcıdır(Ferguson 1978). Stanford?un ekibi fonolojinin oluşumunun  her çocuk için bireysel olduğunu ve dahili (yatkınlık, eğilim) ve dış(çevre)  faktörlerden etkilendiğini savunuyordu. Dış faktörler çocuğun ailedeki pozisyonunu,ailenin büyüklüğünü, çocuğun nasıl yetiştirildiğini ve yetişkinlerin çocuklarla ne kadar samimi olduğunu içerir.

CHİLDRENS SPEECH SOUND DİSORDERS 2009 syf 26-28
CAROLİNE BOWEN  PhD