Kekemelik nedir?

Kekemeliğin bir çok tanımı yapılmıştır. Tanımların çoğunda ise kekemeliğin nitelikleri verilmiştir. DSM-III (1980) ‘e göre, kekemeliğin temel özellikleri seslerin, hecelerin ya da sözcüklerin sık olarak yinelenmesi, uzatılması veya konuşmanın ritmik akışını bozan, sık, alışılmadık duraksama ya da aralıklardır.

DSM- IV (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 1994) kekemeliği ses ve hece yinelemeleri, sesleri uzatma, ünlemlemeler, sözcüklerin parçalanması, duyulabilir ya da sessiz bloklar, dolambaçlı yoldan konuşma, sözcükleri aşırı bir fiziksel gerginlikle söyleme ve tek heceli sözcük yinelemeleri durumlarından birinin veya birden fazlasının sık ortaya çıkması ile belirli, konuşmanın akıcılığında ve zamanlama örüntüsünde bozukluk olması biçiminde tanımlamaktadır. Ayrıca konuşma akıcılığının bozulmasının okul başarısını, mesleki başarıyı ya da toplumsal iletişimi de bozacağı belirtilmiştir. Kekemeliğin konuşmanın akıcılığının normal olmayan şekilde bir sesin ve ya hecenin yinelenmesi, uzatılması ya da çabalama ve kaçınma davranışları ile engellenmesi sonucunda ortaya çıktığını belirtilmişdir. Ancak tanımlarında kekemeliğin duygusal özelliklerine yer vermemişlerdir. Oysa kekemeliğin en kabul edilebilir tanımı, onun tüm özelliklerine yer veren tanımdır. Bu nedenle de Wingate’nin tanımı bu koşullara en çok uyan tanım olarak kabul edilmektedir (Van Riper ve
Emerick,1990).

Kekemeliğin en geniş ve sistemli tanımı Wingate (Perkins, 1983) tarafından yapılmıştır. Wingate, kekemeliği sözel ifadenin akıcılığında, seslerin ve hecelerin istem dışı, duyulabilen ya da duyulamayan yinelemeler ve uzatmalar biçiminde sık, fark edilebilir, ancak kontrol edilemeyecek biçimde kesintiye uğraması şeklinde tanımlamıştır. Ayrıca bazen heyecan, sıkıntı, korku, sinirlilik gibi olumsuz duyguların kekemeliğe eşlik edebileceğini vurgulamıştır. Kekemelik ses, hece ve sözcüklerin tekrarı, uzatılması, konuşma akıcılığında duraklama ve bazı beden hareketleriyle kendini gösteren bir konuşma bozukluğu olarak açıklanmıştır. Bozukluğun şiddeti kişinin içinde bulunduğu duruma göre değişmekte, özellikle denenme durumlarında artmaktadır. Ayrıca genellikle şarkı söyleme, şiir okuma sırasında kekeleme olmamaktadır. Bozukluğun yoğun olduğu durumlarda ayağını yere vurma, başını sallama, gözlerini kırpma gibi tekrarlayan vücut hareketleri konuşmaya eşlik edebilir (Öztürk, 1994). Kekemelik, sadece bir konuşma engeli değildir. Sosyal yaşantı içerisinde bir engeldir. Toplum, sözel iletişime önem verir ve üyelerinin rahat, akıcı konuşmalarını bekler. Kekeme olmak, kişiye farklı bir sosyal ve ekonomik dezavantaj yükler. Kekemelik bir iletişim bozukluğu olmasına rağmen, soruna eşlik eden duygusal bir yönü vardır. Kekemeliğin doğal yapısı, bireyin duygusal düzenini bozabilir. Kekemeler konuşmalarının ne zaman akıcı olacağından veya kekemeliğin ne zaman ortaya çıkacağından emin değillerdir. Kekeleyen kişiler, özellikle çocuklar, hayal kırıklığı, utanma ve kızgınlık hissedebilirler. Bu olumsuz duyguların, bireyin benlik imajı üzerinde zararlı etkileri de olabilir (Swan, 1993). Kekemelik ve Yaygınlık Oranı: Okul çağındaki çocukların % 5’i konuşma bozukluğuna sahip olup, kekemelik konuşma bozuklukları arasında % 0.8 lik bir dilimi kapsamaktadır.

Çocuklarda yaygınlık oranı yabancı kaynaklarda % 1 olarak görülürken, Ankara civarında ilkokul çocuklarında yapılan bir taramada kekemeliğin yaygınlığı % 1.6 ve % 3.1 arasında bulunmuştur (Öztürk, 1994).

Kekemeliğin ergenlik çağına kadar %1’lik oranda etkili görülürken, 16 yaş civarında %8’lik bir oranı temsil ettiğini, sürekli kekemelik riskinin ortalama %4.9 civarında olduğunu ve çocukların ¾’ünün 16 yaşında düzeldiğini ifade edilmektedir. (Andrews ve arkadaşları ,1983)

Kekemelik ve Yaş : Kekemeliğin genellikle 2-7 yaşları arasında, ender olarak da yaşamın daha sonraki yıllarında başladığı belirtilmektedir (Öztürk, 1994).Belgin ve Derinsu (1990) kekemeliğin başlama yaşının vakaların yaklaşık %90 ında 6 yaşından önce olduğunu, en fazla da 2-4 yaşları arasında görüldüğünü açıklamışlardır. Bu yaşlar konuşmanın kazanıldığı yaşlardır ve bu dönemde “fizyolojik kekemelik” olarak adlandırılan geçici bir kekemelik görülebilir. Genellikle uzatmalarla birlikte tekrarlamaların ortaya çıkması ile başlar. Çocuk konuşurken duraklama ve yineleme yapabilir, ancak bunun farkında değildir. Çocuğun dikkati çevresindekiler tarafından konuşması üzerine çekilmez, baskı uygulanmaz ise bu dönem 7-8 yaşlarına doğru akıcı bir konuşmayla tamamlanabilir (Öztürk, 1994).

Kekemelik ve Cinsiyet : Kekemeliğin erkeklerde kadınlardan daha sık görüldüğü belirtilmiştir. Yapılan araştırmalar erkek-kadın oranının 1/2, 1/3, 1/5 den 1/10 a kadar değiştiğini göstermektedir (Özsoy, 1982).

KAYNAKÇA
-Andrews, G., Craig, A., Feyer, A., Hoddinott, S., Hoiwe, P. and Neilson, M. (1983) Stuttering: A review of research findings and theor
-American Psychiatry Association (1980) Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Third Edition (DSM-III), Washington DC
-Amerikan Psikiyatri Birliği, (1994) Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, 4. Baskı (DSM-IV), Çev: E. Köroğlu, Hekimler Yayın Birliği, Ankara
-Van Riper, C. and Emerick, L. (1990) Speech correction: An introduction to speech pathology and audiology, Englewood Cliffs, NJ: Prentice Hall
-Öztürk, M. (1994) Çocukluk Çağı Ruhsal Sorunları ve Bozuklukları, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, 5. Baskı, O. Öztürk (ed.), Medikomat Basım Yayın, Ankara.
-Perkins, W. H. (1990) What is stuttering?, Journal of Speech and Hearing Disorders, 55; 370- 382
-Swan, A.M. (1993) Kekeleyen çocuğa öğretmeni nasıl yardımcı olabilir?, Çev. Nilüfer Eyüboğlu, Yaşadıkça Eğitim, 1995, 43; 28-32
-Belgin, E. ve Derinsu, U. (1990) İlkokul Çağı Çocuklarında Konuşma ve Ses Bozukluğu İnsidansı, 19. Türk Milli Otorinolarengoloji Kongresi, Çertüt Matbaacılık A.Ş., 158-160, İstanbul
-Özsoy,Y. (1982) Konuşma Özürlü Çocuklar ve Eğitimleri, İ.T.İ.A. İletişim Bilimleri Fakültesi Yayını, Eskişehir